Durun lütfen yüklemiyor...

Uluslararası

Jean-Claude Juncker: "Türkiye, Ürdün ve Lübnan mülteci sorunu konusunda tüm Avrupa'dan daha fazlasını yapıyor."

12:20, pazar, 27 kasım, 2016
Jean-Claude Juncker: "Türkiye, Ürdün ve Lübnan mülteci sorunu konusunda tüm Avrupa'dan daha fazlasını yapıyor."

euronews: “Avrupa için ölümcül darbe hangisi olurdu ? Brexit, popülizm, sığınmacı sorunu, zorlu ekonomik durum ? Avrupa Birliği bugün kuruluşundan bu yana en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Avusturya, İtalya, Fransa ve Almanya’da yapılacak seçimler, birliğin mevcudiyetini tehdit ediyor. Bütün bunları Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’dan başka kiminle konuşabiliriz ? Programımıza katıldığınız için teşekkür ederiz sayın Junker.”

Jean-Claude Juncker, Avrupa Komisyonu Başkanı: “Merhaba hanımefendi.”

euronews: “İki yıl önce göreve başlarken dediniz ki benim komisyonum son şans komisyonu. Bugün Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Jean-Claude Juncker: “Nihayetinde Avrupa Birliği bir varoluş sorunuyla karşı karşıya değil.”

euronews: “Gerçekten mi ?”

Jean-Claude Juncker: “Dediniz ki Fransa ve Almanya’daki seçimler Avrupa Birliği’ni tehdit ediyor. Bu doğru değil. Fransa’daki ve Almanya’daki seçimler bu ülke vatandaşlarına Avrupa Birliği’nin kaldırılması veya devam etmesiyle ilgili bir soru yöneltmeyecek. Ama haklısınız, başkanlığını yürütme şerefine muvaffak olduğum bu komisyonunun “son şans komisyonu” olacağını söylemiştim. Bunu söylerken Avrupa Briliği’nin son şansını kullanacağı bir döneme girdiğini anlatmak istiyordum. Avrupa vatandaşları ile Avrupa Birliği’nin kamusal ve politik kararları arasındaki uçurum her geçen gün biraz daha artıyordu ve bunu düzeltmek istedim.”

euronews: “Kesinlikle. Avrupa Birliği kurumları Avrupa halkından uzak olmakla eleştiriliyor. İnternet izleyicilerimizden bu röportaj için bize sorularını iletmelerini istemiştik. Şimdi size o sorulardan birini yöneltmek istiyorum, Moussa Bourema’nın sorusu: Avrupa Birliği’nin en zayıf noktası nedir?”

Jean-Claude Juncker: “Bir tabudan bahsedelim: Diğerleri hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Kuzeyli Laponlar, Sicilya adası hakkında ne biliyor? Güney İtalyalılar Polonya’nın derinlikleri hakkında ne biliyor? Hiçbir şey. Birbirimize, diğerlerinin kültürüne daha çok ilgi duymamız gerek.”

euronews: “Bu kritik dönemde en önemli müttefiklerinizden birini kaybetmek üzeresiniz. Çok güçlü bir müttefik üstelik. Evet, Avrupa Parlementosu Başkanı Martin Shulz’dan bahsediyorum. Hem de böyle zor bir dönemde…”

Jean-Claude Juncker: “Hayır, ben Martin Shulz’un gidişine bu kadar büyük anlamlar yüklemezdim. Ama, Martin Shulz’la verimli çalıştık. Kendisi, komisyon başkanlığı yarışında rakibimdi. İkimiz de liste başıydık, o sosyalistlerin listesinde, ben Hristiyan demokratların. Ama yoğun bir çalışma temposuyla, birlikte çalışmayı, iş ortaklarına dönüşmeyi başardık. Avrupa Birliği tarihinde bugüne kadar hiçbir zaman Avrupa Komisyonu ile Avrupa Parlamentosu arasındaki ilişkiler, onun parlamento başkanlığı süresince olduğu kadar sıcak ve yoğun olmamıştı.”

euronews: “Ama onun gidişi sizi zayıflatmayacak mı?”

Jean-Claude Juncker: “Ben böyle söylemezdim. Ama iş ortaklığımızı özleyeceğim.”

euronews: “Avrupa Birliği her geçen gün biraz daha iskambilden bir şatoya benziyor. Önümüzdeki günlerde Avusturyalılar cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidecek, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez aşırı sağcı birini seçebilirler. Ve bu kişi, seçilmesi durumda Avrupa Birliği’nden çıkmak için referanduma gidebilir. Bu durum endişe verici, öyle değil mi?”

Jean-Claude Juncker: “Avrupa Birliği halklarının oylarıyla kendilerini ifade etme haklarını yok sayamayız. Dolayısıyla Avrupa Birliği üyeliği üzerine bir referandum düzenleme haklarını da… Ama böyle müzakerelerin aklıselim olduğunu düşünmüyorum. Sonucun ne olacağından endişe duyduğum için değil, ama Avrupa Birliği bünyesinde zaten oldukça yoğun olan tartışmalara bir yenisini ekleyeceği için. Kaldı ki, Avusturya’nın yeni Cumhurbaşkanı’nın, her kim olursa olsun, böyle bir maceraya girişeceğini sanmıyorum.”

euronews: “Bunu yapacağını söylemiş olsa da?”

Jean-Claude Juncker: “Evet. Ben kampanya vaatleriyle seçildikten sonra yapılan işleri birbirinden ayırmayı öğrendim. Kampanya vaatlerinin farklı, sonrasında yapılan işlerin farklı olduğunu kabullenmemiz, buna alışmamız inanılmaz. Bu adeta demokrasinin inkarı. Kampanya sırasında ağzımıza geleni söyleyemeyiz.”

euronews: “Peki sizce bir takım yaptırımlara maruz kalırlar mı?”

Jean-Claude Juncker: ““Otobiyografik açıdan zayıf” bir anımızda aşırı sağın hükümette görev alması sonrasında Avusturya’ya karşı yaptırım uygulayıcı bir kararname çıkarmıştık. Bu bir hataydı. Bir halkı yanlış bir seçim yaptığı için cezalandırmamak, ona karşı yaptırım uygulamamak lazım. Seçilen kişilerle konuşmak, diyolağa geçmek, tartışmak gerek. Ama tabi Avusturya Cumhurbaşkanı’nın her şeyden önce temsili bir işlevi var

euronews: “Şimdilik!”

Jean-Claude Juncker: “Politik bir etkiden ziyade… Aşırı sağcı bir partinin kazanmasını istemem ama bu konuda fazla da endişelenmiyorum.”

euronews: “Aynı gün İtalya da referandum için sandık başına gidecek. Başbakan Mateo Renzi, kaybetmesi durumunda koltuğunu kaybedebilir ve bu da Avrupa karşıtlarını hükumete getirebilir. İtalya böylece Euro para birimini kullanmayı bırakabilir. Burada da savaşılması gereken yeni bir cephe açılıyor.”

Jean-Claude Juncker: “Ben İtalyan Başbakan Renzi ile sakin bir iletişim yürütüyorum.”

euronews: “Gergin?”

Jean-Claude Juncker: “Hayır. Yani evet. Görünüşte gergin ama ikimiz aramızda konuştuğumuz zaman başlıca konularda hemfikiriz. Biz komisyon olarak İtalya için çok şey yaptık, tıpkı İtalya’nın Avrupa Birliği için çok şey yapması gibi. İtalya’nın mülteci kriziyle başetme biçiminin herkese örnek olması gerek. İtalya bu konuda diğer Avrupalılardan yakınmakta haklı. Tüm “diğer Avrupalılar” değil, ama bir kısmı, bu konuda İtalya’yla yeterince dayanışma içinde olmayanlar… Çünkü İtalya mülteci krizi, bu krizin yönetilmesi ve sonuçları konusunda inanılmaz çaba sarf ediyor. Avrupa seçimleri için kampanya döneminde ve Avrupa Parlamentosu önünde birçok kez, ki buna göreve başlama konuşmam da dahil, diğer Avrupa ülkelerini İtalya ve Yunanistan ile dayanışma içinde olmaya çağırdım.”

euronews: “Ama İtalya sizden onunla dayanışma içinde olmanızı ve bütçe konusunda daha esnek davranmanızı istiyor. Görünüşe göre Portekiz ve İspanya’ya karşı daha esnek bir tutum sergiliyorsunuz. Aynı esnekliği İtalya’ya da gösterecek misiniz?”

Jean-Claude Juncker: “İtalya 2015 ve 2016’da biz farkında olmadan öngörülenden daha fazla harcama yaptı. İstikrar paktı çerçevesinde, 19 milyar kadar bir rakamdan söz ediyoruz. Eğer komisyon bu istikrar paktı cephanesine bir takım esneklik öğelerini dahil etmemiş olsaydı, İtalya’nın 19 milyar Euro daha az harcama yapmış olması gerekirdi. Yani ben İtalya’ya karşı çok katı olduğumuzu düşünmüyorum. Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi diğer ülkelerde de, İtalya’ya karşı çok yumuşak davranmakla eleştiriliyorum. Bana kalırsa üye ülkelerin, bu konuda ortak bir karara varmasında yarar var.”

euronews: “Bu röportajın başında bahsettiğim seçimlerden bahsedelim. Biliyorsunuz, Nisan ayında sıra Fransa’ya gelecek. İnternet izleyicilerimizden bir soru da bu konuyla ilgili. Robert Biddle, “Eğer Marine Le Pen seçilirse, bu Avrupa Birliği’nin tabutuna son çiviyi çakmak anlamına mı gelir ?” diye soruyor.”

Jean-Claude Juncker:: “Bu benim öngörmediğim bir hipotez.”

euronews: “Öngörmediğiniz hipotez nedir?”

Jean-Claude Juncker: “Le Pen Hanımefendi’nin Fransa Cumhurbaşkanı olması… Çünkü olamaz.”

euronews: “Brexit’ten sonra bu konuda bu kadar kesin konuşmanız gerçekçi mi?”

Jean-Claude Juncker: “Dinleyin, insanları ve ülkeleri birbirine karıştırmamak lazım. Brexit’in, Le Pen Hanımefendi’nin Fransa’daki ihtimal dışı zaferinin sahip olamayacağı daha farklı ve derin sebepleri var. Dolayısıyla bu konuda amalgam yapılmaması gerek, bu tehlikeli olur.”

euronews: “Eğer seçilirse, ki yapılan anketlere bakılırsa bunu bir ihtimal olarak değerlendirmek gerek, tabi bugünlerde anketlere güvenmeye devam edebilirsek…”

Jean-Claude Juncker: “Anketlere güvenmeye devam edin…”

euronews: “Ama eğer seçilirse Avrupa Birliği varlığını sürdürebilir mi ? Bu basit bir soru…”

Jean-Claude Juncker: “Bu söz konusu bile olmayan bir soru…”

euronews: “Eylül ayında Almanya da seçimlere gidiyor. Bir tarafta Angela Merkel ve karşısında belki de Martin Shulz… Hangisini seçerdiniz?”

Jean-Claude Juncker: “Ne zaman bir ülkedeki seçimlerle ilgili fikrimi beyan etsem, kendi işimle ilgilenmem söyleniyor. Ve ne zaman bir ülkede seçimler düzenlense, “kimden yanasınız ?” diye soruluyor. Ben Hristiyan demokratım. Kimi seçeceğim çok açık. Ama bu seçimimin çok takdir ettiğim ve bu takdirimle zaman zaman diğer Hristiyan demokratları kızdırdığım Martin Shulz’a karşı bir argüman değil…”

euronews: “Brexit, birliği belki de geri dönülmez bir noktaya getiren, elimizdeki verileri değiştiren bir referandum oldu. Başka bir internet izleyicimizin sorusunu yöneltmek istiyorum.”

Jean-Claude Juncker: “İngiliz mi?”

euronews:: “İngiliz mi bilmiyorum, isminden Alman olduğu izlenimi veriyor: Nicolas Neumann.”

Jean-Claude Juncker: “Evet, Alman.”

euronews: “Birleşik Krallık örneği Avrupa Birliği’nden ayrılmak isteyen diğer ülkeleri bu fikirlerinden vazgeçirmek için kullanılabilir. Bunu bilmek isteyecektir.”

Jean-Claude Juncker: “Bunu sorgulamak anlamsız. Birleşik Krallık konusunda intikam alma gibi bir niyetimiz yok. İngilizler bu kararını evrensel bir dille, oy kullanarak verdi. Umarım diğer ülkeler de böyle yapmaz. Ancak İngiltere böyle bir karar aldı diye intikam peşinde koşmak anlamsız. Şimdi Avrupalılar ve Birleşik Krallık adına ortaya çıkacak sorunları çözmeye odaklanmalıyız.”

“İngiliz Adaları ve Avrupa kıtasının arasındaki ilişkileri iyi tutmaya çalışmalıyız. Ancak İngilizler Avrupa Birliği vatandaşlarının sahip olduğu avantajlı haklardan mahrum kalacaklar.”

euronews: “Nihai karar nedir? Sizce ne gibi şeyler tartışma konusu dahi olamaz?”

Jean-Claude Juncker: “Tam olarak nasıl bir karar verdiğimi ve İngiltere Başbakanı’yla ne konuştuğumu size söyleyemem. Kırmızı çizgiyi aşamam. Eğer Birleşik Krallık’ın ithalat sanayi ve finans hizmetleri, ortak pazara doğrudan girip bunun avantajlarından yararlanmak istiyorsa, İngiliz dostlarımız iç pazarın kurallarına uymak zorunda… Örneğin işçilerin sizin ülkenizde serbest dolaşım hakkı yoksa, siz de ortak pazarın avantajlarından yararlanamazsınız.”

euronews: “Bu krizin eşiğindeyken Donald Trump’ın seçildiğine şahit olduk. Ondan daha önce bahsetmiştiniz. Bu durumdan pek de memnun olmadığınız anlaşılıyor.”

Jean-Claude Juncker: “Ben bile kendi yaşadığım psikolojik süreci çözemiyorum. Diğer insanları nasıl anlayabilirim ki? Ne olacağını bekleyip göreceğiz. Amerika ile Avrupa’nın ilişkileri devam edecek.”

euronews:: “Peki, Donald Trump hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Jean-Claude Juncker: “Onu tanımıyorum. Farage harici diğer bazı Avrupalı diplomatlar Trump ile tanıştı. Onunla çağımızın sorunlarını tartışmak için konuşma fırsatı yakaladığımda, onun hakkında ne düşündüğümü açıklayacağım.”

euronews: “Rusya ile olan ilişkiler de sorun olarak kabul edilebilir. Başkan Barack Obama ve bazı Avrupalı liderler Moskova’ya uygulanan yaptırımların devam etmesini istediklerini belirtti. Donald Trump göreve geldiğinde sizce bu kısa vadeli bir uygulama olarak mı kalacak?”

Jean-Claude Juncker: “Biz Amerika’nın dış politikasına bağımlı değiliz. Onlar istediği politikayı uygulayabilir ancak Avrupa bu konuda kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecektir.”

euronews: “Sizce yaptırımlar devam etmeli mi?”

Jean-Claude Juncker: “Şu anda Rusya’ya uygulanan yaptırımların hemen kaldırılması açısından bir tartışma yapıldığını görmüyorum. Rusya ile olan şu andaki ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Rusya olmadan Avrupa’nın güvenliğini sağlayamayız. Avrupa Birliği’nin yüz ölçümü 5.5 milyon, Rusya ise 17.5 milyon kilometre kare…”

“Rusya’nın büyüklüğünü kabul etmeliyiz. Rusya’nın derin yapısını anlamamız gerekiyor ve şu anda bu konuda çok cahiliz. Ben Rusya ile önemli görüşmeler yapmak isterdim. Rusya, Barack Obama’nın dediği gibi sadece ‘bölgesel güç’ olarak tanımlanamaz. Bence bu düşünce yanlış.”

euronews: “Şimdi Türkiye hakkında konuşmak istiyorum çünkü Türkiye, mülteci krizini çözme açısından sizin için önemli bir konumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan bazı uyarılarda bulundu. Sizce, onunla müzakere etmeye devam etmek mümkün mü?”

Jean-Claude Juncker: “Türkiye, sadece mülteci krizini çözme konusunda önemli bir konumda değil. Çünkü Türkiye yaklaşık üç milyon mülteci ve göçmene ev sahipliği yapıyor ve koskoca Avrupa’da böyle bir şey göremiyorsunuz. Avrupa’nın Türkiye hakkında yorum yapmaya hakkı yok. Türkiye, Ürdün ve Lübnan tüm Avrupa’dan daha fazlasını yapıyor. Bu konu hakkında konuşurken biraz daha mütevazı olmalıyız. Bunun yanında, Türkiye stratejik konumu açısından Avrupa Birliği’nin ve onun üye ülkelerinin önemli bir ortağı. Türkiye son 10 senede demokrasi adına çok önemli adımlar attı ancak son iki sene içerisinde ve özellikle de Temmuz ayındaki askeri darbeden sonra her geçen Avrupa’dan biraz daha fazla uzaklaşıyor.”

euronews: “Peki tam tersi olursa?”

Jean-Claude Juncker: “Hayır hayır, Türkiye karşıtı bir tutumda değiliz. Türkiye’nin kendisine sorması gereken soru ve yapması gereken şey şu olmalıdır: Avrupa Birliği üyesi olmak için gerekli şartları yerine getirdim mi? Bence Türkiye kendine bu soruyu henüz sormadı. Ve bu sorunun cevabı konusunda da gündeminde herhangi bir çalışması yok.”

euronews: “Otoritesini giderek artıran Cumhurbaşkanı ile müzakere etmeye devam edecek misiniz?”

Jean-Claude Juncker: “Ben, hoşnut olmasalar da birçok insanla görüşme yapmaya devam ediyorum. Avrupa Birliği’nin birçok rejimle ilişkisi bulunuyor. Bunlardan bazıları mide bulandırıcı… Türkiye konusunda konuşabiliriz. Buna hakkımız var. Ancak hiç Suudi Arabistan hakkında konuşmadık. Dünyaya yön vermek için birçok diktatörle ilişkilerimiz devam ediyor. Türkiye ile ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile düzenli olarak görüşüyorum. Onu yaklaşık 17-18 yıldır tanıyorum. Ben onu, o da beni tanıyor.”

euronews: “Kendi komisyon kurulunuzda bazı karışıklar baş gösterdi. Komisyon üyesi Gunther Oettinger’in karıştığı skandaldan bahsediyorum. Kendisi ırkçı, yabancı düşmanlığı ve cinsiyet ayrımcılığı içeren söylemlerde bulundu. Ancak siz onu desteklemeye devam ettiniz ve hatta onu terfi ettirdiniz. Bu durumun size karşı bir öfkeye sebep olduğunun farkında mısınız?”

Jean-Claude Juncker: “Evet. Ancak tüm bu öfkenin gerekçesi yok. Ayrıca onu terfi ettirmedim. Görev yerini değiştirdim.”

euronews: “Bütçe departmanına geçti…”

Jean-Claude Juncker: “Komisyonu bırakarak Dünya Bankası’nda görev alan, başka bir komisyon üyesiyle yedi sene bütçe sistemi üzerine çalışan deneyimli birinden bahsediyoruz. Bütçe Komisyoneri Gunther Oettinger hakkında ayrıntılı bilgiye sahip kişi sayısı çok az. O Hamburg’da bir konuşma yapmıştı. Ancak daha sonra benim isteğim üzerine, söylediklerine alınan insanlardan özür diledi. Bence bu bir hata değildi ancak aptalcaydı.”

euronews: “Komisyon kurallarına göre, lobicilerle seyahatler ve verilen hediyeler 150 Euro’nun üzerindeyse bildirilmesi gerekiyor.”

Jean-Claude Juncker: “Evet, belli bir değerin üzerindeki hediyelerin bildirilmesi gerekiyor ve bunu zaten yapıyorlar. Ayrıca lobicilerle yapılan tüm faaliyetler halka açık olmalı ve komisyon üyeleri de zaten böyle yapıyor. Gunther Oettinger, bir keresinde Macaristan hükumetinin isteği üzerine lobicilik yapan şahsa ait özel bir uçağa binmişti.”

euronews: “Yani onu hala savunuyorsunuz.”

Jean-Claude Juncker: “Hayır. Medya kuruluşlarının kötü niyetli olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bay Oettinger, 19 Mayıs 2016 tarihinde bununla ilgili mecliste sorulan sorulara açıklık getirdi. Zaten bu seyahat birçoklarının ilgisini çekti. Uluslararası medya aradan aylar geçmesine rağmen neden hala bu konuyu konuşuyor? Bu olay olduğu zaman kimse ilgilenmemişti.”

euronews: “Çünkü ayrıntıların ortaya çıkması birkaç ay aldı.”

Jean-Claude Juncker: “Bu çok gülünç bir durum. Hanımefendi, lütfen bana masum gazeteci rolünü oynamayın. Bu konuda mecliste soruşturma açıldı ve 19 Mayıs tarihinde de Bay Oettinger konuya açıklık getirdi. Şu anda Kasım ayına geldik ve bunları konuşmak saçma…”

euronews: “Tamam, bu konuyu kapatıyoruz.”

Jean-Claude Juncker: “Bu çok kaba ve çok saçma. Size saygım var ama bu çok kaba bir davranış. Mayıs ayında her ayrıntı şeffaf hale getirildi ve şu anda sadece ayrıntılarla uğraşıyoruz.”

euronews: “Bu konu yeniden gündeme geldi çünkü şu anda onun yabancı karşıtı ve ırkçı söylemleri tartışılıyor. Bay Oettinger’in gaflarını işte bu sebeple konuşuyoruz.”

Jean-Claude Juncker: “Görüyorsunuz, her şeyi birbirine karıştırıyoruz. Komisyonun yönetilme şeklini değiştirdik. Bunu teklif ettim ve kabul edilmesini sağladım. Komisyon üyelerinin yatışma süresi şimdi iki seneye uzatıldı. Barroso hadisesinden sonra bu sürenin üç yıla çekilmesini istedim.”

euronews: “Sizce üç sene yeterli mi?”

Jean-Claude Juncker: “Üç yıl 36 ay eder.”

euronews: “İki senedir görevdesiniz ve üç sene daha çalışacaksınız. Yapmak istediğiniz farklı şeyler var mı?”

Jean-Claude Juncker: “Biz şimdiden farklı şeyler yapmaya başladık zaten. Komisyon 10 temel prensip belirledi ve günümüzün büyük sorunlarına yoğunlaşıyoruz. Üye devletler seviyesinde ya da bölgesel bazda çözülebilecek sorunlarla çok uğraşmıyoruz. Avrupalıların günlük yaşamlarına müdahale etmiyoruz. Bunu yapmak zaten çok çirkin bir davranış olurdu.”

“Daha büyük konulara yoğunlaştık. Örneğin komisyonun şu andaki gündemini oluşturan konular Avrupa’daki dijital devrim, enerji birliği, sermaye piyasası birliği ve Avrupa’nın güvenliği gibi şeyler… Bu konuların şimdi ayrıntılarına iniyoruz ve tek gündemimiz artık bu büyük meseleler…”

13066 | 0
Facebook
kar taneleri
11:00, 28.11.2016
25073 | 0
18:10, 16.03.2016 (115496)
12:37, 11.03.2016 (27634)